6 Mayıs 2013 Pazartesi

REKS

  Kırpık lambaların bir gün yanmayacağını anlamam yıllarımı aldı.Gelişigüzel çizilmiş,karpostal tadını
kaybetmiş kuruntularımı köşelerime bıraktım.Çizgiler önemliydi çünkü.Yavanlanmış ekmeğim tadından yenmez hale gelince onu da bıraktım.İlk tadı hala damağımda olsa da..Masalar bundan şikayetçi,oysa onlar kırıntılarımızı dökmememiz için varlardı.
  Ben masa olsaydım düşünmezdim,insanken de pek düşünemiyorum mesela,düşünenleri de görüyorum yaşayamıyorlar.
  Ben bugun düşünmedim aniden aklıma geldi,kaldırıma yapışsaydım neler olurdu?Boyum uzardı,burnum düzleşirdi,elim kolum sıyrılırdı.Bazen bir yerlerimizin acıması gerekir hissedebilmemiz için.Ve bazen burunlarımızın düzleşmesi gerekir,dikleşmemesi için...
  Düşünmediğim içinse düşüncesiz damgasını yemem anımı aldı.Bir anlık boşluktan yararlanırız insanız ya hani sözde.Oysa kapıyı gıcırdatmamıştım,kapı gıcırdamammıştı,kapı gıcırdatılmıştı.

  Salkım sacak bir anlama duygumun,anlatma yeteneğini kullanmayı sevmişimdir.Ben kabayım,sen kabasın kek de kaba.Nesnelere yaklaşmayı bilememse sorun,haklısınız...
   Mesela ben sadece parktan gecerken çocukluğumu hatırlamıyorum.içime bir huzurumsu anılar dolmuyor,içinde geziyorum.denemdiğim büyüklüğümle mutluyum da üstelik.
  Yanayakıla aradıklarımız çocukluğumuzdaki saklambaçlarda gizliydi.O gizlerle hala görüşüyorum söylediklerine göre çoğu insan unutmuş hatırlarını sormayı.Selam gönderiyorlar bazen iletmiyorum, bilerek.İnsan hissetmediği şeyden neden haber beklesin ki,hissettiği şeyden neden vazgeçsin...

28 Nisan 2013 Pazar

DURUGÖRÜ

         Evrende özür diler.Yaşıyor sandığın hayatın enerjiden ibaret bir yanı olduğunu hissedersin.Evetinde saklı hayırı hissederse hayır olursun.Gidersin gidersin ama hissettğin hep ayrıdır.Havaya baktığında umutlu yere baktığında umutsuz,düzüne  baktığında beklediğin biri mutlaka vardır.Bazen gelsin ‘’istersin’’ bazende ‘’gelsin’’..koşarsın koşarsın ilerleyemez yada başa dönersin.Bazen de kalırsın.Simetrik hayatlar düzeninde terslersin,ayağın takılır tökezler;yaralanırsın,yalınırsın.Kapattığın yaraların kadarda güçlenir ve yenilenirsin.
         Çiçeğin kopartılmak için olmadığını,kalbinde bir kalbinin olduğunu,verdiğinin aldığın olduğunu anlarsın, nefes gibi...Kırpma bir gözse yaşadığın ,cilvesine karşılık vermelisin.Baştan çıkarmaksa niyeti kaçtığın kadar yakalanırsın.Boş bir balon ama içi dolu gibi duran bir sertlik. Kabuk yapıp, yara yapıp, soyup tekrar deri olursun.Deri dökmekte iyi derler büyüklerimiz..
         Her tükürdüğünün senin bir parçan olduğunu,içinden gelen bir salgı olduğunu,nereye tükürmen gerektiğinide iyi bilemediğini,baca dumanın aslında kara olmadığını,yaktığın çıralardan anlarsın.Mayalanmış duyguların varsa içinden kopmuş bir şeylerin de mutlaka vardır.Kopa kopa sen olursun,senin olurlar kopardıkların.Acıların varsa gerçeğin eşiğinde yaşamıssındır.
        Önemli olmayabilirsin,zengin ya da havalı ama için varsa içten gülersin,ağlarsın,bakarsın..’’var’’gördüğün şeylerin yokluktan dolduğunu,sahip olmaya çalıştıklarının maddi değere vurulamıyacağını etiketsiz insan bulduğunda anlarsın...Anladın mı ?

23 Nisan 2013 Salı

HAYTA

Bazı duyguları anlamam için kumandama  gerek yoktu,
Sarmaşık yalnız dal,dolambasız insan,
Tarifi mümkün ben..
Kurtulmak için yaralardan boşvere verdim küllerimi,
Bardak kırığımdan kaçırdım hayatı,
Boş kalmasın diye masam kırıntı bıraktım,
Pencere açığından yolumu bulsun,
Ya da  canı çekerse kaybolsun duygusuyla...
Dağınıklığım kafamdan sebep,
Bakma sen..Şakasız ciddiyetsizliğim bunlar işte...
Yabani otların çekiciliğini yaşıyor da olabilirim,
Emin olmadığım cevaplar içinden sor sorularını,
Tanışmamışlık hissinden hoşlandım.
Karışıklığım tabaktan sinme,
Yasak meyve tadından kopma,
Ve iç içe geçmiş,geçmemiş acılardan binme,
Kaybolmasın diye dün,bu gün takvimde,
 Hayta olup,hataya meydan vermekte,
Günü gelince kaytaracak olmamdı sebepte.
Yakışıksız gömleğim ve ben, 
  Beni adam edemezsin,
Gördüğün kıyafetimse eğer.
Ve sen  kadın adama kendini
Bu adama ..
Zamanı biri ikisine karışmışlık benimkisi
Uykumun  varlığı zihnimdeyse sen bulunmamışlık kadar bulaşıksın demektir.
Kişisel algılama ama yıkıcı tavrımda yapıcı ruhla,
kenar köşe törpülemiyorum.
Övgüleme tersliğinden kaynaklı  benim hayatım,
Boşalmış her bardak benim karartım,
Hayatımı sigara dumanıyla sarartırım,
Ve benim yaralarım sana yaramaz kadın !

20 Nisan 2013 Cumartesi

ELDORADO




Bu gün mutluyuz peki ya yarın Eldorado ?
Sevdalar gibi insanlar da gidermiş bir gün
Hatta utanmadan beraber giderlermiş
Nereye gidilecekse beraber olsa ya..
Mutlulukta olunabilir,mutsuzlukta
Seçme şansında pek olmaz aslında..
Yelkenler de bizim için girdaplar da 
Yaz dersin de yağmurda yağar sabaha
İyisi mi sen hiç gitme Eldorado...

          


Köklerde sağılırmış geceden,
Yerini bilmezmiş insanlar,değerini
Şansı,kaderi salmazlarmış sokağa
Bir masal duydular mı kıs kıs gülerlermiş
Gel git,çok da mesele değilmiş
Mutlular mı dersen, biz gerçekten mutlu olalım Eldorado..
Külleri sıradanmış,sigaraları kendinden
Başka sigaralardan da yakarlarmış ara sıra
Sonra sönmüşler lambasız sokaklarda 
Sevememişler gerçekten,her şeyi sevgiye de benzetmişler biraz,sanmışlar
Sanmayalım Eldorado!
Gidişte kalsın koltuğumuz...            





19 Nisan 2013 Cuma

YÜZGÖKÜ

Senin de bir Yüzgökü'n olabilirdi,yeterince hayal kurabilseydin eğer.Mutlu da olabilirdin,tanımını bulabilseydin..Korkmazdın mesela baskınlardan,alıntı kapılardan,saydam mağaralardan. Eğer örümceğe biraz güvenseydin kapında olurdu zaten.Umudunu adasaydı sevgine,sevginde olurdu. Yaslasaydın sırtını taşlara,soğuk olurdu ama hissedici olurdu.Yokluk dersen adına yolluk olurdu..Yüz tutsaydın tozlara belki biraz da havalı olurdun.                                                                                             Kaldırımda şarkı söylemeyi düşleyebilseydin,ritminde olurdu hem.Her zaman kahkaha atmazdın ama bir sırıtışında olurdu...Kaç dallı çiçeklerden isterdin? Yediverenler yeter miydi ?Koşuşabilir miydin bahçeden bahçeye,mevsimsiz çiçek olsaydın eğer ?..Kura kura hayalinde kalmazdı,yapma!. Hayal hiç biter mi..İçin bitmedikten sonra..                                                                                                                        Evet artık kaldırımın saraylığından şüphem var!Orada yerle gök arasında bir dünya kurdum.Vizesiz! Uğra arada..Yalnız kalma.Kalırsın çünkü..İnsanlar kalabalıktan dolaşır,kalabalıkta insandır zaten.Ama sen çok da insan olma...

ALBEDO






Bir adam hissettim,tanımadan,tanışmadan.
Gereksizlikten bıkmış bir gerekliydi,
Paranoyaları vardı,sanrıları,anıları en çok da gerçekleri,
Ki zaten gerçekten yaşardı.
Gülümseyen hüznü,acılı yeşilliği,yosunlu kuyuları,hırçınlaşan suları bir de.
                                             

Uçurumda sallanırdı,
Uçurumları sevdiğini kimse bilmezdi.
Görmezlerdi ama o hep görürdü.
Sessiz hırçınlığıyla dikkatleri üzerine çekmezdi,
Pamuk şekerini elinde değil kalbinde taşırdı.
Islaktı aslında,bazen de kuru ve soğuk.
Küskündü,biraz da kızgın,
Manzarası,güneşe karşı yalnızlıktı.
Hayalleri mevsime göre gider gelir,
Gece gündüz ile renk değiştirirdi.
Gökkuşağını çok severdi,yağmura saygısından.
Kapıları vardı,köprüleri,
Bir kendi geçerdi,bir de istedikleri.
Yabancıları da pek sevmezdi hani.
Aradığı biri vardı,hayır hayır beklediği..
Yumuşak uçlu kalemiyle şiirler yazardı,
Çoğununda altı çizili..
Mutluydu kalemiyle,kağıdıyla.dostlarıyla.
Kusturmazdı hayatı,gerekirse kendi kusardı.
Şarkılarla arası iyiydi,insanlar kadar olmasın!
En çok Sezen dinlerdi,bana kalırsa Sezen'de onu dinlerdi.
Kavgaları vardı,insanlıkla!
Kabuğu vardı,kendisinden..
Yüreciği de orada sırdı,
Bembeyaz,sımsıkı.
Hatta,evet evet güneşti !
Açılmayı bekleyen,tutulmaya meğilli.



Koştum,yanına oturdum,
Sustum,arada baktım,kaçamak.
Kalbim ağzımda atmamalıydı,yanaklarım elmaya dönmemeliydi zira zaten elma gibiydiler.
Sigarasını yakmak için elini cebine atarken yakaladım ellerini,
Sıcacıktı..
Gözlerine baktım,gözleri gözlerimdi.
Gitmeliyiz! dedim.Gitmemiz gereken yerler,yerlerim var !
Kalbin dedim,kalbim!..