kaybetmiş kuruntularımı köşelerime bıraktım.Çizgiler önemliydi çünkü.Yavanlanmış ekmeğim tadından yenmez hale gelince onu da bıraktım.İlk tadı hala damağımda olsa da..Masalar bundan şikayetçi,oysa onlar kırıntılarımızı dökmememiz için varlardı.
Ben masa olsaydım düşünmezdim,insanken de pek düşünemiyorum mesela,düşünenleri de görüyorum yaşayamıyorlar.
Ben bugun düşünmedim aniden aklıma geldi,kaldırıma yapışsaydım neler olurdu?Boyum uzardı,burnum düzleşirdi,elim kolum sıyrılırdı.Bazen bir yerlerimizin acıması gerekir hissedebilmemiz için.Ve bazen burunlarımızın düzleşmesi gerekir,dikleşmemesi için...
Düşünmediğim içinse düşüncesiz damgasını yemem anımı aldı.Bir anlık boşluktan yararlanırız insanız ya hani sözde.Oysa kapıyı gıcırdatmamıştım,kapı gıcırdamammıştı,kapı gıcırdatılmıştı.
Salkım sacak bir anlama duygumun,anlatma yeteneğini
kullanmayı sevmişimdir.Ben kabayım,sen kabasın kek de kaba.Nesnelere yaklaşmayı
bilememse sorun,haklısınız...
Mesela ben sadece parktan gecerken çocukluğumu
hatırlamıyorum.içime bir huzurumsu anılar dolmuyor,içinde geziyorum.denemdiğim
büyüklüğümle mutluyum da üstelik.
Yanayakıla aradıklarımız çocukluğumuzdaki saklambaçlarda
gizliydi.O gizlerle hala görüşüyorum söylediklerine göre çoğu insan unutmuş
hatırlarını sormayı.Selam gönderiyorlar bazen iletmiyorum, bilerek.İnsan
hissetmediği şeyden neden haber beklesin ki,hissettiği şeyden neden vazgeçsin...